22 Temmuz 2013 Pazartesi

Variegation in Plants-I(TÜRKÇE ÇEVİRİ)

Alacalılığın etkileri, doğada, otçul hayvanların verdiği zararla benzerdir. Yabani Caladiums üzerine yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre alacalılığın daha çok görüldüğü bitkilerin yapraklarına yumurtalarını yerleştirmek isteyen daha az kelebek çıkıyor çünkü bu alaca renkleri gören kelebekler yaprağın üstünde zaten başka tırtıllar olduğunu ve bunların, yaprağın beyaz kısımlarını yemiş olduklarını sanıyorlar.
Doğal olarak Alacalı bir bitki daha az enerji üretebilir çünkü onda daha az klorofil vardır. Yani bu, otçul olma şansıyla ototrofi (özbeslenim) oranı arasında bir evrimsel takastır.

Ancak ticari alacalı bitkilerin, doğal alacalılık görülmeyen bitki türlerinde nasıl oluşturulabileceğini konusunda cevap oldukça farklı. Günümüzde bunların çoğu, doku kültürü eksplantları (eksplant: yapay ortamda yaşatılan doku) kullanılarak özel radyoaktif odalarda üretiliyor. Radyasyon; bitki yaprağının yeşil görünmesini sağlayan krolofilin üretilmesinden sorumlu genlerin çoğunu ya da bir kısmını öldürerek bitkinin DNA’sını mutasyona uğratıyor. Bu somatik (vücutsal) bir mutasyon, generatif (üretken) değil. Yani cinsel yolla elde edilen ürünler doğru şekilde çoğalmazlar, bu da demek oluyor ki Alacalılık vücut dokusunda ancak üretici (tohum/polen üreten) dokularda değil. Bu gibi bitkiler yalnızca bitkisel yollardan üretilebilir. Tabii ki bu her zaman için geçerli değil. Tohumlar da radyasyona maruz kalmış olabilir ve aynı yöntemle dışarıda da üretilebilirler. Tabii bitkilerin mutasyona uğramasını sağlayacak başka yöntemler de vardır ki bunların en ünlüsü mutajen (mutasyona yol açan madde) kullanımıdır. Mutajen, DNA’yı değiştiren kimyasal bir maddedir. Ancak günümüzde Alacalı bitkilerin çoğu nükleer radyasyon kullanılarak, yani yukarıdaki yöntem uygulanarak üretiliyor çünkü kimyasal maddelerin verdiği sonuçlar daha az kesinlik taşıyor ve bunların propagul (bitkilerin üremesini sağlayan yapı) üzerine güvenli bir şekilde uygulanabilmesi çok daha zor.

Bitkileri bu şekilde mutasyona uğratmak için düzenlenmiş tesisleri olan sadece birkaç laboratuvar var; Avustralya Sidney’de, Florida Gainsville’de, Hollanda Wageningen’da, Belçika Ghent’te, ve Japonya Tokyo’da... Kültür bitkisi üreticileri veya yatırımcıları, alacalı klonlar üretilmesi için propagullarını bu laboratuvarlara gönderiyorlar.

Böyle bir nükleer teknoloji başlamadan önce (1930’larda), alacalı bitkiler rastgele mutasyona uğramış fideler veya sportlar olarak elde ediliyordu. Türe bağlı olarak, alacalılık durumu klorofil metabilzmasındaki genetik sistemin bir işlev bozukluğu olarak yaklaşık 100.000’de 1 fidede ortaya çıkabilir. Çalılar veya ağaçlar gibi bitkilerde bazen somatik mutasyona uğramış alacalı yapraklar görülebilir. Bunlar, aşılama yoluyla ortadan kaldırılabilir ve çoğaltılabilir. Doğal ortamda bu klonlar genellikle normal bitkilerle yarışmaktan dolayı çabuk ölürler, tabii insanlar onlara bakmaz ve onları çoğaltmazsa. Mutasyona uğramış fideler genellikle üretici mutantlardır; alacalılık özelliklerini bir sonraki nesle aktarırlar. Mutant sportlar ise genellikle somatiktir ve yalnızca keserek çoğaltılabilirler. Tabii ki bir üretici için üretici mutantlar diğerleri arasında en ilgincidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder