11 Haziran 2014 Çarşamba

Behçemden Sukkulent Köşeleri

İnsanların büyük borçlara girerek, sırf başkaları gibi olmak için kendilerini 30 katlı cam kaplı gökdelenlere demir ve beton yığınlarına hapsetme arzusunu hiç anlamadım. İstanbul'daki apartman dairesinden, Pınarlıbelen'deki köy evime 2011-2014. Şehrin mecburi olarak sunduğu sıkışık balkon ve pencere önlerinden, tüm yorgunluğuna rağmen, gök yüzüne toprağa rüzgara ve yağmura özgürce ulaştığım bahçemde 3 yıllık sukkulent maceramdan basit malzemelerle hazırlarken keyif veren köşeler yaratmak! Üç yıl önce kim söylese inanmazdım!
Petrosedum sediforme İstanbulun 7 prensinden biri ve en büyüğü olan Büyükada gezisinden. Başak gibi uzayan çiçek sapı ile ege bölgesinde de yaşamaya devam ediyor.
Arkadaki geniş saksıda xGraptoveria Fred Ives. Renk ve formu ile göz doldurduğu gibi dayanıklılığı ile dış mekan düzenlemelerinde sıkça tercih ediliyor. Tradescantia sillamontana, tüylü ve soft görüntüsü ile ege bahçelerinin vazgeçilmezi.
Arkadan öne; Crassula pubescens ssp. rattrayi, Crassula erosula campfire, Sedum nussbaumerianum. Yapımı basit sehpalar, düzgünce zımparalanmış ağaç kazıklar ve üstüne çakılan kontrplaklardan oluşmakta. (By Cevat Karaman)
 Buzlu mavi rengi ile çiçeklenmeye hazırlanan Echeveria glauca ve çarpıcı rengi ile Aeonium velour. Arka planda bahçeye dikilmiş bir Agave americana mediopicta.
 Bu ilginç ve dekoratif taşları, bölgemizin taşçısından çanakkale dere taşı olarak almıştım. İçlerinin yeterli derecede oyuk olması nedeniyle isteğe bağlı olarak suluk veya saksı olarak kullanılabiliyor.
 Gasteria bicolor liliputana
Tüm mesele doğada kendiliğinden içi oyulmuş bir kayaya ayağınızın tökezleyerek takılması :) Yaşadığım coğrafya bu tarz ilginç şekiller almış kaya ve taşlara dolu. Ben de içine kaktüs toprağı ile doldurup sedum palmeri ve haworthia cymbiformis diktim. Sert yaz sıcağında bir ağacın gölgesinde daha korunaklı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder