İstanbullular için Prens adalarını ziyaret etmek vazgeçilmez bir alışkanlıktır.Çocukluğumda ma'aile Büyükada'daki Yörükali plajında denize girmeye giderdik. Sabah çok erken varıldığından önce çamların altında sabah kahvaltısı için piknik ve sonra cuppa deniz!
"Aya Yorgi'den bir manzara"
Yıllar yıllara yaşlar yaşlara eklendikçe adalarda insan kirliliğinden nasibini aldı. Denize giren hala çok var ama benim o eski tadı almam artık mümkün değil. İşten izinli bir yakın arkadaşla Büyükada gezisi yaptık geçenlerde. Gözümün yakalayabildiği tüm bitkilere makinemi odakladım. Keşke biraz daha bakir kalabilse imiş Büyükada!Ben her önüme gelen objeyi çekmeyi sevmiyorum. Fotoğraf makinesi elimde ise özellikle belli başlı bir konuya makinemi odaklamaya çalışıyorum. Ancak gözümün önündeki çeşitlilik mevsimin de uyanış ve doğurganlık içinde olması itibariyle oldukça zengin ve etkileyici idi. "Emekçi fayton atları yavrusu ile"
"Yeni doğan taylar koyu renk doğuyor"
"Muscari"
"Lamium" Ballıbaba
"Gagea"
Kaya ve taş diplerinde bir iki sedum türü ve Umbilicus sp. fotoğraf kareme illaki girenlerden.