28 Haziran 2014 Cumartesi

Tohum Denemeleri-I

Kaktüste çiçeklenme ve tohum verme, uygun yetişme koşullarının yanı sıra (uygun koşul : ışık-ısı-toprak-sulama-gübreleme-yetiştiği coğrafya gibi temel etmenler) bitkinin olgunlaşması ile doğru orantılıdır. Kaktüs ve sukkulent bakımına yeni başlayan pek çok arkadaşım parmak kadar kaktüsün çiçeklenmediğinden şikayet ediyor. Halbuki kaktüs belli bir yaşa ve ebada geldiğinde olgunlaşmış olur. Bu sürecin ne kadar olduğuna dair genel bir kural yoktur. Kaktüs ailesine bağlı her cinsin kendine özgü gelişim ve olgunlaşma süreci vardır ve değişkenlik gösterir. Bu durum sukkulentler için de aynıdır.
Sizlerle paylaşacağım tohum macerası ilk tohum denemem olup, Asclepideceae ailesine ait Ceropegia sandersonii ve Rhytidocaulon macrolobum cinslerinden elde ettiğim tohumlardır. Bu iki cinsin tohumlarını taşıyan bir tohum kapsülü vardır ve bu kapsülün içinde gelişir. Belli bir olgunluğa geldiğinde kapsül, aynı doğada olduğu üzere, kendiliğinden patlar ve tohumlar etrafa uçuşarak uygun koşulların oluşması ile yeni bir hayat oluştururlar.
Tohum kapsüllerine örnek foto.
 "Rhytidocaulon macrolobum"
"Ceropegia sandersonii"
Tohum kapsülünün kendiliğinden patlaması akabinde dikim de söz konusu olacaktır. Tohum kapsülünün patlaması bitkinin bulunduğu ortamın ısısına göre hız kazanır. Bahar aylarının sonunda, mesela Nisan ayında oluşmuş bir tohum kapsülü Haziran ortasında olgunlaşır ve patlar. Bitki sera ortamında ise; bitkinin bulunduğu ortam ısısı ayarlanıp ısı arttırılabilirse tohum kapsülünün patlaması ve tohumların ortaya çıkması hızlandırılmış olur.

Bazı bitkiler tohumlarını rüzgarla dağıtırak ürerler. Bunun için tohumun ya bir kanat formuna veya paraşüt benzeyen bir oluşuma ihtiyacı vardır. Tüylü paraşüt kısım doğada rüzgarın da etkisi ile uçuşarak tohumun dağılmasını sağlar ki özellikle kurak ve yarı kurak coğrafyalarda tohumların tüylü ya da kanatlı olması bu yüzdendir.
Kapsülden çıkan tohum paraşüt tohum sınıfına girer (Dispersal seed). Tohum, paraşüt oluşumunun ucunda çok belirgin kuru kabuk şeklindedir.

Bitki türlerine göre tohumlar taze ekilmelidir. Mesela echeveria tohumlarının taze ekilmesi gerektiğini biliyorum. Kaktüs ailesinin tırmanıcı sarılıcı bir üyesi olan Epiphyllum tohumu taze ekilmelidir. Asclepiad ailesine bağlı bazı cinslerin tohumları bekletilmeden tazeyken ekilmelidir. Bazı türlerin tohumları ise uygun saklama koşulları ile saklanmakta ve ekilme dönemi geldiğinde ekilmektedir. Bu nedenle tohum ekmeyi düşündüğünüz bitkinizin dikmeden önce hangi yöntemi tercih ettiğini araştırmalısınız. Aksi durumda tohum ekme başarısız olacaktır.

Tohum için hazırlanmış kabın altının delik olması tercih edilir. İhtiyacımız olan toprak, kumlu ve geçirgen olan kaktüs toprağıdır. Ekilecek tohum toprak yüzeyinin bir kaç mm altına hassas biçimde belli aralıklarla; örn: 5'er cm aralıkla yerleştirilmelidir. İşlem sonrası sulama tercihi, toprak yüzeyi fısfıslanarak ya da içinde iki üç parmak su konmuş daha genişçe bir kaba tohum kabını yerleştirerek altındaki deliklerden suyu çekmesini bekleme şeklindedir ki, benim de tercihim bu şekildedir. Böylelikle hassas biçimde dikilmiş minik tohumlar yerlerinden oynatılmamış olur. Toprağın kuruma aralığına göre su verme işlemi tekrar edilir. Tohumlar filiz verene ve belli bir olgunluğa ulaşana dek toprağın "ıslak değil" ama "nemli" kalması sağlanır. Tohum toprağı bir miktar nemli tutulması nedeniyle yüksek ihtimal olan mantara(fungus) maruz kalabilir. İlk dikim sonrası bir iki sulamada suya küçük bir miktar mantar ilacı ilave etmeyi tercih ederim.

Benim tohumlarım, gölge filesi ile gölgelenmiş sera ortamında Mayıs başı ekildi. 3-4 hafta içinde filizler patlayarak mevcut boyutuna geldi. Gövdenin bir süre daha gelişmesini ve köklerin kuvvetlenmesini bekledikten sonra uygun çaptaki üretim saksılarına aktaracağım. Bu aşamaya geldiğinde blogtan paylaşmaya devam edeceğim.

11 Haziran 2014 Çarşamba

Behçemden Sukkulent Köşeleri

İnsanların büyük borçlara girerek, sırf başkaları gibi olmak için kendilerini 30 katlı cam kaplı gökdelenlere demir ve beton yığınlarına hapsetme arzusunu hiç anlamadım. İstanbul'daki apartman dairesinden, Pınarlıbelen'deki köy evime 2011-2014. Şehrin mecburi olarak sunduğu sıkışık balkon ve pencere önlerinden, tüm yorgunluğuna rağmen, gök yüzüne toprağa rüzgara ve yağmura özgürce ulaştığım bahçemde 3 yıllık sukkulent maceramdan basit malzemelerle hazırlarken keyif veren köşeler yaratmak! Üç yıl önce kim söylese inanmazdım!
Petrosedum sediforme İstanbulun 7 prensinden biri ve en büyüğü olan Büyükada gezisinden. Başak gibi uzayan çiçek sapı ile ege bölgesinde de yaşamaya devam ediyor.
Arkadaki geniş saksıda xGraptoveria Fred Ives. Renk ve formu ile göz doldurduğu gibi dayanıklılığı ile dış mekan düzenlemelerinde sıkça tercih ediliyor. Tradescantia sillamontana, tüylü ve soft görüntüsü ile ege bahçelerinin vazgeçilmezi.
Arkadan öne; Crassula pubescens ssp. rattrayi, Crassula erosula campfire, Sedum nussbaumerianum. Yapımı basit sehpalar, düzgünce zımparalanmış ağaç kazıklar ve üstüne çakılan kontrplaklardan oluşmakta. (By Cevat Karaman)
 Buzlu mavi rengi ile çiçeklenmeye hazırlanan Echeveria glauca ve çarpıcı rengi ile Aeonium velour. Arka planda bahçeye dikilmiş bir Agave americana mediopicta.
 Bu ilginç ve dekoratif taşları, bölgemizin taşçısından çanakkale dere taşı olarak almıştım. İçlerinin yeterli derecede oyuk olması nedeniyle isteğe bağlı olarak suluk veya saksı olarak kullanılabiliyor.
 Gasteria bicolor liliputana
Tüm mesele doğada kendiliğinden içi oyulmuş bir kayaya ayağınızın tökezleyerek takılması :) Yaşadığım coğrafya bu tarz ilginç şekiller almış kaya ve taşlara dolu. Ben de içine kaktüs toprağı ile doldurup sedum palmeri ve haworthia cymbiformis diktim. Sert yaz sıcağında bir ağacın gölgesinde daha korunaklı.