29 Haziran 2010 Salı

Sukulentlerde İlaçlama-1

Unlu bit nedeniyle bitkilerim geçen yazı biraz zorlu geçirdiler. Unlu bit zararlısı sukulent bitkilerin baş zararlılarından biridir. Bir yayılmaya başladı mı durdurabilmek bazen mümkün olmuyor. Bitkilerin birbirine yakın durması ve durgun hava faktörleri ile yayılma hızlanıyor. Bu nedenle tüm bitkilerinizi ilaçlama yapmanız gerekebiliyor. Özellikle sıcaklığın çok arttığı dönemlerde bitkilerin yeni yeni tomucuklanan taze gevrek kısımlarına yumurtalarını bırakan unlu bit sıcaklığın artışı ile çatlamaya başlıyor ve çok kısa sürede erişkin koloniler haline gelebiliyor.

Tavsiye üzerine ilk olarak Basudin kullanmayı denedim. Basudin intektisid (böcek öldürücü) zirai bir ilaç olup, uygulama esnasında (sıvı niteliğinde olduğu için püskürtme ile uygulanıyor) zerrelerden kaçınmalı, ağız ve burun kapalı tutulmalı. İlaç, bir litre suya 2mlt terkip ediliyor. Pulvarize hale getirildikten sonra bir miktar bitkinin toprağına ve yapraklara duş alacak şekilde püskürtülüyor. İkinci uygulama 15 gün sonra. Onbeşgün sonra ilacı tekrarladım. Bir süre bitkilerimde unlu bite rastlamadım. Çok geçmeden bir ay sonra unlu bit tekrar etmeye başlamıştı. Tam bir bela! Anlaşılan ilaç etkisini tam gösterememiş. Yine tavsiye üzerine ilaç değiştirip biraz daha etkili bir ilaç olan Durspan kullandım. Evet Durspan gerçekten etkili oldu. Unlu bitin zerresi kalmadı ama bir yerde bir yanlışlık yapmış olmalıydım ki, fotolarda görüldüğü şekilde yaprak uçlarında yanmalar oluşmuştu. Genel de bitkilerimi yaz kış fark etmez sulayacağım veya ilaçlayacağım zaman sabahın erken saatlerinde yapmaya özen gösteririm ki gün içindeki aşırı sıcak veya güneşin yakıcı etkileri de birleştiğinde ilaç bitkiye zarar vermesin. Bitkiler bu hale geldiğine göre bir yerde bir yanlışlık yapmıştım. Meydana gelen bu durumu Kaktüs ve Sukulent Derneği’mizin üyesi bir ziraat mühendisi arkadaşım ile paylaştım. Tüm kuralları doğru uygulamış gözüksem de bazı ilaç ve gübreler bitkinin belli bazı yerlerinde birikip aşırı doz etkisi yarattığı için yanmalara sebebiyet vermekte, suyun biriktiği yerlerde yanıklar oluşmakta imiş. Bu durumda yanan yaprakları gövdeden alıp bitkinin kendini tamir etmesini beklemek en doğru çözüm.

Bu örnekten sonra bir daha aynı sıkıntıyı yaşamadım. İlaçlamayı, evde kedilerim de olduğu için herhangi bir yolla bir damlacık ilaç onlara zarar verebileceği için saksımı banyo küvetine taşıyıp ağzımı maske ile kapatıp ilaçlama yapıyorum. Bitkiyi ilaçlamadan bir gün sonra dış ortama alıyorum.

17 Haziran 2010 Perşembe

Succulenten Kwekerij


Sukulentsever arkadaşlarımın ve sukulent kolleksiyonerlerinin tahmin edeceği gibi binlerce sukulent çeşidini bir arada görmek ve Avrupa'nın en büyük sukulent koleksiyoneri olan Hollanda’lı Cok (Kok okunuyor) Grootscholten ile tanışmak başlı başına bir heyecan ve keyif kaynağıdır.
Cok'un evi

Geçen kurban bayramında Almanya’ya yerleşen kardeşimi ziyaret ettik. Selen'le daha Türkiye'deyken Cok'a ziyareti planlamıştık. Önce maille iletişim kurup, randevu aldık. Sonra da randevu gününü iple çekmeye başladık. Planımıza göre günübirlik Almanya’dan Hollanda’ya geçip Cok’un serasına, sonrasında da civarı hatta Amsterdam’ı görecektik! Çok erken saatlerde yola koyulduk. Almanya'dan üç saatlik yolla Hollanda'ya ulaştık.

Cok'un serası Hollanda’nın güneyinde yer alan Honselersdijk’te 'Cam Şehri' adı da verilen Seralar bölgesinde idi. Hektarlarca yeşil alana sıralı, düzenli ve temiz sokakların sağında solunda bir çok bitki türünün yetiştiği seraların yanından araba ile geçerken manzaradan ve çevrenin dinginliğinden etkilenmemek çok güç.


Cok bizi çok eski bir arkadaşı ve sukulent ortağı Joop ve köpeği Bandit ile karşıladı. İkibin metrekarelik bir alana yayılan sekizbin türün içinde kendimi kaybetmeden, aklımı yitirmeden ruhumu orada teslim etmeden çıkabilecek miydim acaba?. Aklım bir taraftan satış bölümündeki bitkilerde, kulağım Cok’ta ve de gözlerim o eşsiz türlerin, yirmili yaşlarına gelmiş haworthia, echeveria, caudex ve daha nice türlerin yer aldığı tezgahlarda…..



Cok çok konuşkan biri olmamasına rağmen yeterince ilgili, sempatik ve kendince cömertti. Bitkilerin arasında onun peşi sıra ilerlerken bana verdiği çelikleri etiketlemek hele ki, bitki ismi ile bitkinin ait olduğu yer isimlerine varana kadar bana yazdırmayı önemsemesi bu işi ne kadar tutkuyla yaptığının kanıtlarından biri. Bitkilerin çoğu Güney Afrika kökenli.
Cok cömert olmasına cömertti ama satışta olmayan ve ender bulunan bazı türlere el bile sürdürtmedi. Eğer  birazcık Hollanda'ca öğrendi isem bu yazıyı sık sık gördüğümdendir.

"Niet te koop/Not for sale
Cok altmışlı yaşlarında. Bu tutkusu yaklaşık kırk yıl önce başlamış. Kırk yıl zarfında her fırsatı sukulentlerin anavatanı Güney Afrika’yı karış karış dolaşarak koleksiyonunu oluşturan bitkilerin çoğunu kendi elleri ile toplayarak geçirmiş. Sera her yıl dünyanın bir çok yerinden ziyaretçi akınına uğruyor. Avrupa’nın en ünlü serası olmayı hak ediyor. Ta ki on-onbeş yıl önce, bir beyin ameliyatı geçirene kadar dolaşmış Cok. Bu ameliyat sonrasında vaktinin çoğunu serasında, bitkileri ile, klonlama tohumlama çaprazlama yaparak geçiriyor. Gasteria ve aloe tohumları ile kendi hibridlleri üzerinde çalışıyor. Koleksiyonundan bana gösterdiği bir çok gasteria türü kendi çapraz tohumlaması ile ortaya çıkmış.
Zaman nasıl geçti hiç fark etmedim. Bi ara kardeşimin eşi Suat’ın yeğenim Denizi arabasında uyuttuğunu görmüştüm ama onun da üstünden epey geçmiş. Saat 11’de vardığımız serada saat 15 olmuş!! Hatıra fotğrafımızı da çektik. 

Kasım ayında kuzeydeki bir ülkede gün zaten bizim seradan ayrıldığımız saatlerde bitiyor. Bu durumda tabi ne Amsterdam’ı görebildik ne de civarı yeterince keşfedip gezebildik. Geriye bize sadece Delft’e gidip yemek yiyecek kadar zaman kalsa da kendi adıma böyle bir anıyla yaşamak her şeye değer. Bir dahaki Cok gezimi sabırsızlıkla bekliyor olacağım. Ayrıca bana ve kardeşime sabır gösteren eşlerimize de buradan teşekkürler.

Delft

Daha fazla foto görmeyi arzu ediyorsanız flickr sayfamda http://www.flickr.com/photos/26914853@N06/sets/72157622797656827/
adresinden ulaşabilirsiniz.

4 Haziran 2010 Cuma

Crassula Bride's Bouquet

Crassula Bride's Bouquet, Sukulent bitkilerin Crassulaceae familyası içinde yer alan dayanıklı ve çok hoş çiçeği olan bir crassula türüdür. Bu sevimli bitki, Crassula perfoliata var.falcata ile Crassula rupestris türlerinin çaprazlanması ile elde edilmiş bir Mr. Dick Wirght hibrididir.

Çiçeklenme Ocak'ta başlar. Nisan ayına kadar çiçek üstünde kalabilir. Çiçeği, her bir dik dal üstünde, sık demetler halinde ve açık pembe renktedir. Demet çapı 3,5 cm'e,  yıldız şeklindeki her bir çiçek çapı ise 8-9 mm'e kadar ulaşabilir. Toprağın nem tutmayan iyi drenajlı bir toprak olması kaydı ile -1 dereceye kadar dayanabilir ve yine bu koşul ile tüm yıl boyunca sulama sever.

Aynı aileye mensup Crassula Springtime ile tıpatıp benzer. Crassula Springtime'da Crassula Rupestris'den türeyen bir hybrid crassula'dır. Bu nedenle aralarındaki fark yok denecek kadar azdır. Sadece C.Bride's Bouquet yaprakları, C. Springtime'a göre daha sivri daha küçük ve açık yeşil yapraklara sahiptir.

Yetiştirmesi de üretimi de son derece kolay. Zor gelişen hibrid bitkilerden değil. Saksının içine düşen yapraktan da, köksüz gövde çeliklerinde de kolaylıkla üretim yapılabiliyor.

Saksının tamamı çiçeklendiğinde bir fincan türk kahvesi eşliğinde seyrine doyum olmaz. Ya da çiçekleri yakın çekim ile fotoğraflamaktan kendinizi alamazsınız.

Artık Bir Başlangıç Yapmalı

Büyük bir keyif ve hevesle başladığım bloğuma yazmayalı ne kadar uzun zaman oldu! Zaman ilerledikçe harekete geçmemek kafama takılıyor, rahatsızlık veriyor. Oysa ki, anlatacak çok konu var.Ben de bir o kadar anlatmaya istekliyim. Uzun zaman sonra ilk başlangıcı bir kaç foto ile yapmak istedim. Bir kez başladıktan sonra nasılsa devamı gelecek.

Echeveria pallida
Echeveria cv Lola
  Aeonium Sunburst